Aşure ayının yaklaştığı, herkesi tatlı bir telaşın sardığı şu günlerde aşurenin hikayesini ve enfes bir aşure tarifi için nelere ihtiyacınız olduğunu bir hatırlatalım istedik.
Buğday, fasulye, nohut, kayısı, incir gibi bakliyat ve yemişlerin birlikte kaynatılması ile hazırlanan yiyeceğe “aşure”; bu yiyeceğin hicri takvime göre Muharrem ayında pişirilmesi ve dağıtılması etrafında oluşan uygulamalara ise “aşure ayı” adı verilir.
Aşure geleneğini uygulayan toplulukların bu güne yükledikleri anlama göre aşurenin içine konan malzeme, yapılış tarihi ve amacı değişiklik göstermektedir. Her ne kadar kültürel farklılıklara göre yapılışı değişsede içine konan malzemenin çokluğu ile ün yapmış bir yiyecektir ve genel olarak kabuğu alınmış buğday ile birlikte, fasulye, nohut, kayısı, ceviz, üzüm, incir gibi bakliyat ve yemişlerin uzun süre kaynatılmasıyla pişirilir.
Aşurenin tarihine baktığımızda; her toplumda önemli sayılan bazı günler ve bu günlere özel bazı gelenekler vardır. İslami inanca göre bu önemli günlerden biri de aşure günüdür. Paylaşımın simgesi olan ve hicri takvime göre Muharrem ayının onuncu gününe denk gelen aşure gününde aşure tatlısı yapılır ve yakınlara dağıtılır.
Aşure günü ismini, Nuh’un tufanda elinde kalan son yiyeceklerden elde ettiği aşure yemeğinden almıştır. İnanışa göre; Nuh’un Gemisi, tufandan sonra Cudi dağının zirvesine oturur. Gemidekiler açlıktan ölmemek için, kalan son malzemelerin hepsini karıştırıp aşure yemeğini yaparlar ve bu sayede hayatta kalırlar.
Farklı kültürlere ve farklı dinlere göre farklı anlamları, ayrıca farklı tarifleri olsa da aşure günü her koşulda kutsal sayılan bir gün, aşure de maneviyat barındıran bir tatlıdır. Bu kutsallık aşurenin paylaşılmasının arkasındaki sebebe de bir gerekçe sayılabilir.
İnanışa göre komşudan gelen Aşurenin kabı yıkanmadan geri verilir. Aşure artarsa meyve ağaçlarının dibine dökülür ve bu ağaçların daha çok meyve vereceğine inanılır.
O miss gibi aşureler için ne lazımsa CarrefourSA…